Son yazımda Bhagavad Gita’da ve Patanjali’nin Yoga Sutları’nda adı geçen ve yoga felsefesinin temelini oluşturan yoga türlerinden bahsetmiştim. Yazının sonunda ise yoga felsefesiyle hareket uygulamasının bağlantısına değinmiştim. Bu yazımda yoga hareket uygulamasında elementlerin öneminden bahsedeceğim.
Hatha Yoga uygulamasında “Ha” güneşi yani parlamasıyla eril enerjiyi, “Tha” ise ayı, yani yansıtıcılığıyla dişil enerjiyi temsil eder. Dolayısıyla Hatha Yoga uygulamasına bu iki enerjinin birleştiği (Yoga=Yuj=Birleşme), yani bu enerjilerin dengeli bir şekilde kullanıldığı bir uygulama olarak bakabiliriz.
Yang ve Yin
Zihnin uçan kaçan, amaç odaklı doğasına rüzgar ve ateş elementlerinde olduğu gibi “Yang” yani eril enerji; bedenin hep burada olan ve his üreten doğasına ise, toprak ve su elementlerinde olduğu gibi “Yin” yani dişil enerji olarak bakabiliriz. Birleşme manasına gelen yoga uygulaması, “Yang ve Yin” elementlerin birlikteliğiyle yapılır.
Yoga hareketlerini detaylı ve bilinçli bir şekilde yaparken, bedenimizle seneler içinde kaybettiğimiz bağı yeniden kurmaya başlıyoruz. Bu bağın kurulmasında doğadaki elementlerin metafor olarak ele alınmasını ve hareket uygulamasının içinde bedensel olarak karşılık bulmalarını çok sağlıklı buluyorum.
Böylece yalnızca neyi nasıl yapacağımızı daha iyi anlamakla kalmıyor, aynı zamanda insan bedeninin de doğanın parçası olduğunu idrak etme yönünde bir adım atmış oluyoruz. Bu bağlamda toprak, su, rüzgar ve ateş olmak üzere kullandığımız dört ana elementten bahsedeceğim.
Yaşam İçin Gereken Koşullar
Yaşamın olduğu yerlerde her zaman bu elementlerin dengeli olduğunu görebiliriz. Doğada toprak, su, rüzgar ve ateş elementleri dengede olduğu zaman, yaşam için gereken koşullar oluşmuş olur. Yoga hareket uygulamasının da sakatlamayan, kurutup soldurmayan, tam aksine bizi besleyen, canlandıran, bize yaşam veren bir anlayışa sahip olması için bu elementlerin dengeli bir şekilde uygulanması gerekiyor.
Kendi aralarındaki işbirliğini daha iyi anlamak için elementleri Yin ve Yang olmak üzere iki ayrı gruba ayırabiliriz. Yukarıda da belirtmiş olduğum gibi, yansıtan elementlere “Yin” yani dişil, uçan-parlayan elementlere ise “Yang” yani eril elementler olarak bakabiliriz.
Bu elementlerin özelliklerini ve hareket uygulamasındaki bedensel karşılıklarını şu şekilde açabiliriz:
Toprak Elementi:
Toprak hepimizin bildiği gibi doğadaki en müsbet, görülmesi kolay olan, aşikar olan elementtir. Pencereyi açıp dışarıya baktığımız zaman, karşımızdaki dağı veya ağaçları kolayca görebiliriz. Toprak elementinin hareket uygulamasındaki karşılığına “buradalık”, burada olma farkındalığı olarak bakabiliriz. Toprak elementi sayesinde yerle olan ilişkimizi, hareketin içindeki temelimizi atarız. Beden parçalarının birbirleriyle olan ilişkisini, hizayı anlarız. Bedenin şeklini görmeye başlarız.
Toprağın suyla buluştuğunda yumuşaması gibi, hizalanmanın da yumuşak bir anlayışta yapılması uygulamayı verimli hale getirir. Aksi halde tek başına toprak çok katı, cansız ve kuru bir uygulamaya yol açabilir.
Su Elementi:
Bir diğer yansıtan element olan su elementi de, toprak elementi gibi kolayca fark edilen bir elementtir. Suyun yansıtıcılığından ötürü denizleri, gölleri, nehirleri kolayca görürüz. Yüzeylerinden o günkü ışık ve hava koşulları yansır. Su elementinin hareket uygulamasındaki karşılığını, hissetmek, yumuşaklığı, akışkanlığı bulmak olarak görebiliriz. “Vinyasa” hareket uygulamasında akış manasına gelir.
Toprak elementini anlatırken söylemiş olduğum gibi su elementinin değeri de, toprak elementiyle beraber anlaşılır. Tek başına su fazla akışkan olur. Toprak elementi uygulamaya sağlamlık getirir. Bu iki “Yin” element birbirini kuvvetlendirir; canlandırır.
Rüzgar Elementi:
Rüzgar uçucu özelliğinden dolayı, toprak ve suya göre daha zor fark edilen bir elementtir. Temeli havadır. Yoga uygulamasında hareketle kurduğumuz bağı vurgulamak istediğimden dolayı, hava elementini rüzgar olarak tanımlıyorum.
Rüzgar elementinin uygulamadaki karşılığını “pranayama” yani nefes farkındalığı olarak değerlendirebiliriz. Hava koşulları bulunduğu coğrafyayla uyumlu olduğu zaman o bölgedeki yaşamı destekler. Bunun hareket, “asana” uygulamasındaki karşılığı, bedenin hareketlerin içinde ihtiyaç duyduğu nefesi almasına izin vermektir.
Böylece nefesin kontrolünü bedenin zekasına teslim ederiz. Bu çocukkenki aldığımız nefestir. Bu anlayıştaki bir uygulamayla beraber, bedenin zekası uyanmaya başlar. Biz de bununla beraber canlanmaya başlarız.
Rüzgar elementi bir başka yang element olan ateş elementiyle işbirliği içinde çalışır. Rüzgar ateşi parlatır.
Ateş Elementi:
Ateş parlaması ve yakıcılığıyla bilinir. Uygulamadaki karşılığı hareketlerin içindeki enerji kullanımıdır. Bunu “Bandha” kulanımıyla yaparız. Bu sayede uygulama sırasında gereken uzamaların ve genişlemeleri yaparak hareketlerin içinde beden bütünlüğünü buluruz.
Böylece eklemler sıkışmaz; çökmeler, bazı parçalara aşırı yük binmesi gibi durumlar olmaz. Uygulamaya güvenlik gelir. Enerjinin doğru kullanımı sayesinde bedenin her parçası kendi üzerine düşen sorumluluğu alır. Böylece tüm beden hafifler.
Ateş elementi rüzgar elementiyle beraber etkili çalışır. Toprak ve suyla uyumlu olduğu zaman o bölgeyi canlandırır. Hayat verir. Aksi takdirde kurutur; soldurur. Uygulama tehlikeli hale gelir. Sakatlanmalara neden olur.
Bu sebeple rüzgar elementinde olduğu gibi ateş elementinin de toprak ve suyla uyumlu olması gerekir. O zaman ateş o bölgeyi dönüştürür. Canlandırır.
Genel Yaklaşım:
Tek başına Yin veya Yang olan bir uygulama, Yoga kelimesinin manası olan “Birleşme” yi doğrulamaz. “Yang” enerjiyi temsil eden rüzgar ve ateş de, “Yin” enerjiyi temsil eden toprak ve su kadar değerlidir. Uygulamaya beden bütünlüğünü ve güvenliği getirirler. Bazen tematik olarak, bazı Yin veya yang biraz daha vurgulanabilir. Bu durumda bile, genel ders akışında elementler dengeli bir şekilde kullanılmalıdır.
Henüz toprak ve su elementlerini anlamadan, rüzgar ve ateş elementleri baskın bir şekilde çalışmak, kavramların havada uçuştuğu, dağınık bir anlayışa sebebiyet verir.
Bu yüzden özellikle yeni başlayanlar için elementlerin uygulanışı sırasında, toprak-su-rüzgar-ateş şeklinde ilerlemek, temeli olan ve böylece bizi giderek canlanarak, meyvalar veren bir uygulamaya doğru götürür.
Bu anlattıklarımı uygulamanın içinde deneyimlemek isterseniz, haftaiçi veya haftasonu derslerimize katılabilirsiniz. Böylece okuduklarınız yalnızca kavram olmakla kalmayıp, beden bulmaya başlar.