Küçük anlar

Galata Köprüsü’nde çekilmiş siyah beyaz bir selfie; önde güneş gözlüklü bir adam, arka planda dönüp kameraya bakan bir çocuk ve Galata silueti.

2020 yılında Galata’daki Dünya Göz Hastanesi’inden yakın gözlüğü almamın üzerinden iki gün geçtikten sonra, Galata Köprüsü’nde, sinemayla yogayı nasıl birleştirebileceğime dair bir video çekiyordum. 

Kamerayı arkamda Galata Kulesi’nin gözüktüğü tarafa doğru çevirdiğim bir anda, kalabalığın içinden biri gelip bana sordu:

“Dünya Göz Hastanesi nerede abi? Galata Kulesi’nin oradaymış galiba değil mi?” 

“Evet Galata köprüsünün orada” dedim arkadaşa. 

Teşekkür etti gülerek gitti. 

Gittikten sonra zihnimde küçük bir hikaye belirdi.

Bu adam, tabi ki ön bilincinde benim iki gün önce orada olduğumu bilerek gelip bana sormadı.

Fakat rahat olduğumuz zaman, yaşamın zekasının, yani kişisel olmayan bir zekanın bizi doğru yöne doğru yönlendirdiğini düşünüyorum. 

Bir yöne doğru bir şey okunuyor ve o yöne doğru hareket ediyorsunuz. Mesela by arkadaşımız sokakta o andaki 500 kişinin içinden gelip bana soruyor hayatımda ilk defa iki gün önce gittiğim Dünya Göz Hastanesi’nin nerede olduğunu. Bunu ön bilincinde bilmeden yapıyor. 

Ben buna yaşamın zekâsı diyorum. İsterseniz tesadüf de denilebilir. 

Ne denirse denilsin bence burada daha güzel olan bir detay da var. Bu arkadaşımız, sokaktan geçen her hangi biri. Dolasıyla bence hepimizi temsil ediyor.  

Gün içinde yaptığımız pek çok küçük anda hiç bilmeden bazı yönlere doğru hareket ediyoruz…

Başımızın fark etmeden bir yöne dönmesi, bir anda birine yönelmemiz, durup dururken bir şey sormamız gibi.

Genelde dikkat etmediğimiz, belki önem de vermediğimiz, gündelik konularımızın dışında olan ve geçip giden küçük anlardan bahsediyorum. 

İşte bence bu hikâyedeki güzel olan taraf da bu.

Çünkü hepimiz gibi, sokaktan geçen herhangi biri. 

Belki de bu yüzden bu durum bana “özel” değil, tanıdık geliyor.

Çünkü bence bu küçük anları hepimiz, her an yaşıyoruz.