İzin Tercihlerini Özelleştirin

Verimli bir şekilde gezinmenize ve belirli işlevleri gerçekleştirmenize yardımcı olmak için çerezleri kullanıyoruz. Aşağıda her izin kategorisi altında tüm çerezler hakkında ayrıntılı bilgi bulacaksınız.

"Gerekli" olarak sınıflandırılan çerezler, sitenin temel işlevlerinin sağlanması için gerekli olduklarından tarayıcınızda saklanır.... 

Daima Aktif

Necessary cookies are required to enable the basic features of this site, such as providing secure log-in or adjusting your consent preferences. These cookies do not store any personally identifiable data.

Gösterecek çerez yok

Functional cookies help perform certain functionalities like sharing the content of the website on social media platforms, collecting feedback, and other third-party features.

Gösterecek çerez yok

Analytical cookies are used to understand how visitors interact with the website. These cookies help provide information on metrics such as the number of visitors, bounce rate, traffic source, etc.

Gösterecek çerez yok

Performance cookies are used to understand and analyze the key performance indexes of the website which helps in delivering a better user experience for the visitors.

Gösterecek çerez yok

Advertisement cookies are used to provide visitors with customized advertisements based on the pages you visited previously and to analyze the effectiveness of the ad campaigns.

Gösterecek çerez yok

Aksiyon – Reaksiyon

Geçen hafta verdiğim derslerde temayı “reaksiyon vermemek” üzerine kurmuştum. Reaksiyon vermemek: Yani hemen, hızlı bir şekilde tepkisel davranmamak.

Son zamanlarda okuduğum kitaplardan biri olan “Buddha  and the Quantum”da, sabit oturuş meditasyonunda, detaylara çok fazla dikkat verilip sürekli düzeltmeye gidilirse bedenin parçaya indirgendiği, his olarak da parçalar haline gelindiği yazıyordu. Kelimesi kelimesine çevirmiş olmasam da, okuduğum paragrafın buna benzer bir içeriği vardı. Bu bana esin kaynağı oldu.

Eğer parçalara önem verip, devamlı düzeltmeye gidilirse, paramparça olunur. Bunun tersi de, bütüne önem verip, hiç kıpırdamamak ve farkedilen her türlü hisse bütünün içerisinde şahit olmak. O zaman da bütün olarak kalınır. Bu kadar basit.   Bütünün resmi içerisinde ilk anlarda bedenin farklı parçalarında  kaşıntı, düzeltme ihtiyacı, ağrı gibi birbirinden farklı, rahatsız edici hisler oluşabilir. Bu noktada önemli olan, o ilk anda açığa çıkan hislere reaksiyon göstermemek, yani tepkisel davranıp harekete geçmemek. Bir kere şeklin içerisine girdikten sonra, sabitliği muhafaza etmek. Eğer hisler uzun süreli devam ediyorsa ve gerçekten çok rahatsız edici ise o zaman reaksiyona değil de, aksiyona geçilerek, yani farkındalık içerisinde bir düzeltmeye gidilebilir çünkü bu durum yanlış bir hizalamadan kaynaklanıyor olabilir.

Meditasyon

Bu sebeple meditasyona başlamadan önce oturma pozisyonunu rahat bir diklik içinde kalınabilecek şekilde ayarlamak önemli. Bunun için yastık, bolster, blok vs. gereken her türlü malzeme kullanılabilir. Olabildiğince rahat olmak önemli çünkü sabit oturuş meditasyonunda, hareketsizlik içinde kaldıkça meditasyonun etkisi derinleşmeye başlıyor.

Tepkisel davranarak, rahatsız hisseden bir yeri hemen harekete geçirip düzeltmek, yalnızca geçici bir rahatlık hissi veriyor ve hemen ardından başka bir düzeltmeye yol açıyor. Sabitliği muhafaza edip, katılımcı değil, şahit olarak izlemek ise, değişimi kendiliğinden başlatıyor. Bu değiştirerek olan değil, kendiliğinden olan bir değişim. Beden aynı suyun üç hali gibi, bazen buz gibi katı, bazen su gibi akıcı, bazense buhar gibi yani daha uçucu hisler barındırabilir. Bu noktada önemli olan hiç müdahalede bulunmadan izlemeye devam etmek. Değştirmemek, sabitliği muhafaza edip izlemek, içsel değişimin kendiliğinden ve kalıcı bir şekilde  gelmesine olanak sağlıyor.

Bedenden her zaman öğrenecek çok şey var. O en büyük yol gösterici. Meditasyonda ilk anda ortaya çıkan hislere tepkisel davranmamayı öğrenerek, hayatın akışı içerisinde başımıza gelen olaylar karşısında da tepkisel davranmamayı öğrenebiliriz. Duygular da, aynı bedendeki hisler gibi değişken. Biraz yavaş olmak, anlayışın gelmesi için kapı açıyor. Anlayışın gelmesi de, şefkati kendiliğinden getiriyor. O zaman yaptığımız hareketler, zihinsel reaksiyonel hareketler olmaktan çıkıp, kalpten gelen aksiyonlara dönüşmeye başlıyor.