Bir İlham Hikayesi: Cenk Tosun

Beni tanıyanlar bilir. Çocukluğumdan beri futbolu çok severim ve Beşiktaş taraftarıyım. Yoga yapmam veya yoga hocası olmam bu konuda bir şey değiştirmedi. Bizim anlayışta zaten hiç bir şey hayatın dışında kalmıyor. Yoga yapıyorsunuz diye klişe kalıplara girmenize gerek yok. Bu demek oluyor ki tam da şu anda olan hayatınızın içine yoga girebilir.

Çocukken futbolu çok severdim. Şu anda da futboldan zevk alıyorum ve Beşiktaş’ın maçlarını heyecanla seyrediyorum. Belki yoga sayesinde artık daha rahat ve zevkli bir yerden seyrediyor olabilirim. Futbol eğer doğru yerden bakılırsa bedenin zekasının kendini zengin bir şekilde gösterebildiği, izlemesi çok zevkli bir spor dalı. Messi, Iniesta, Sergen, Hagi, Alex, Ronaldinho gibi yıldızları izlemek bir zevk. Takım oyununu, yardımlaşmayı iyi yapan takımları seyretmek de çok zevkli.

Bunlar varken futbolun kirli taraflarından bahsetmek akıllıca gelmiyor bana. Aslında bu tavır hiç bir konuda akıllıca gelmiyor. Olayların içindeki kötü taraftalara bakmak ve sürekli onları konuşmak zaten genelde olan eğilim. Gazeteler, televizyonlar kötü haberlerle dolu. Kötü taraflara bakacak olursak futbolu bırakın, yoga dünyasında da şarlatanlar yok mu? Dolu.. O zaman bu şarlatanlıklar yüzünden yogadan mı soğuyacağız? Tabi ki hayır.. Hayatta her alanda hoşumuza gitmeyen detaylar bulabiliriz. Her baktığımız yerde kötüye odaklanmak ve hoşumuza gitmeyen şeylerin bizi yutmasına izin vermek yıkıcı bir tavır. Olanların farkındayken, bize iyi hissettiren detaylara da bakabiliriz. O zaman bu iyi hissettiren detaylar yolumuza ışık tutabilir.

Bugün futbol dünyasından bize ışık tutabilecek birinden bahsetmek istiyorum. Cenk Tosun.. İlham alınabilecek bir futbolcu. Belki haberiniz vardır geçtiğimiz haftalarda Beşiktaş futbol takımından İngiltere’nin Everton takımına transfer oldu. Beşiktaş’ta oynadığı dönemdeki tavrı da, ayrılış şekli de dikkat çekiciydi. Nedenine gelince..

Önce Cenk’i size kısaca tanıtayım. Futbola Almanya’da başlamış, daha sonra Gaziantepspor’a transfer olmuş ve sonra Beşiktaş’a gelmiş bir futbolcu. Hücum bölgesinde oynuyor. İlk geldiği senelerde Beşiktaş’ta aynı bölgeye transfer edilmiş bazı dünyaca ünlü futbolcular vardı. Bu yüzden bir dönem bu oyuncuların gölgesinde kaldı. Yani bir süre ilk onbire girmekte zorlandı.

Cenk Tosun – Mario Gomez

Mutluluğu paylaşmak

Ama yanlış anlaşılmasın, Cenk Tosun bu oyuncuların gölgesinde kaybolmadı; büyüdü. Onlardan öğrendi. Kendini geliştirdi. Kıskanma ve kendini yıpratma enerjisine girmeden, arkadaşlarının başarısını ve mutluluğunu paylaşmayı bildi.

Bu yüzden de başarılı oldu. Şampiyonlar ligindeki maçlarda harikalar yarattı. Ve şimdi Everton’a transfer oldu.

Transfer haberinin gündeme geldiği günlerde, ilk dikkatimi çeken Cenk’in Beşiktaş’ın stadında çekilen bir fotoğrafı olmuştu. Bu fotoğrafta bir maçın ardından sivil kıyafetlerle tribünlerin önünde taraftarı selamlıyor, arkada teknik direktörü Şenol Güneş ve üzerlerinde formalarıyla takım arkadaşları Cenk’i alkışlıyorlardı. Şenol Güneş’in Cenk’e bakışındaki sevgi ve hüzün açıkça görülüyordu.

Şenol Güneş’in bakışları

Bu görüntüyle beraber anlaşıldı ki, Cenk büyük ihtimalle gidiyor ve bu belki de Beşiktaş’ın stadı Vodafone Park’taki son maçında onu onurlandırmak için yapılan bir uğurlama. Daha sonra günler geçtikçe Beşiktaş başkanı Fikret Orman’ın, takım arkadaşlarının, kulüp çalışanlarının paylaşımları gelmeye başladı. Herkes destek verdi.

Cenk Tosun – Ryan Babel

Cenk’e destek mesajları

Bir kaç örnek vereyim. Cenk’le takım arkadaşı Babel’in yaptıkları bir gol sevinci vardı. Her golden sonra beraber havaya zıplayıp omuz omuza çarpışırlardı. Babel, Cenk’in gidişi kesinleştikten sonra yaptığı bir paylaşımda “Orada bu sevincimizi başkasıyla yapamazsın yoksa seni cezalandırırım.” yazmış. Eski takım arkadaşı Demba ba «Seninle idmanlarda çalıştıklarımızı hatırla. Onlara İngiltere’de ihtiyacın olacak.» demiş. Başkan Fikret Orman  “Yeni kulübün hayırlı, yolun açık olsun. Burası her zaman senin yuvan ve sen her zaman ailemizin parçasısın Cenk’im” yazmış. Saymakla bitmez; herkes destek veriyordu Cenk’e.

Cenk Tosun ve Fikret Orman

Bunları gördüğümde Cenk Tosun’un arkasındaki desteği hissettim. Bir insanın arkasında onu böyle destekleyen bir geçmişinin olduğunu bilmesi müthiş bir güç. Bazen büyümek için ayrılmak gerekiyor. Bu bir cesaret adımı ve bu adımın sağlıklı bir şekilde atarsanız önünüze açıklıkla bakabiliyorsunuz. Arkana bu gücü alarak veda etmek de bir sanat. Cenk bunu yaptı. Beşiktaş kulübü de oyuncusunun isteğine değer veren, onu destekleyen bir tavır sergiledi. Cenk’in Everton’da ne kadar başarılı olacağını tabi ki bilmiyoruz fakat gittiği her yerde potansiyelinin maksimumunun ifade bulacağından eminim. Bu yüzden bence başarılı da olacak.

Hayatımızı ilişkilerin içinde yaşıyoruz. Hangi öğretinin içinde olursanız olun mağarada yaşamıyorsunuz. Yaşadığınız ilişkiler bütün hayat kalitenizi belirliyor. Ne iş yaparsanız yapın, neyle uğraşırsanız uğraşın, kurduğunuz ilişkilerin kalitesiyle aynı değerde önünüz açık yaşıyorsunuz. Geçmişinizden gelen gücü sağlıklı bir şekilde almayı bildiğiniz zaman geleceğe daha rahat bakabiliyorsunuz.

Cen Tosun’un gidişindeki detaylar dikkatimi çektiği için, geçen gün bizim sertifika programın katılımcılarıyla da paylaşmıştım. Hemen o günün akşamında da Cenk’in yazdığı veda mektubunu gördüm. Mektubunda mutluluğun paylaştıkça büyümesiyle ilgili kurduğu cümle şahane. Her kelimesi düşünülmüş, bütün geçmişini onore eden, sevgi dolu bir mektup. Kurduğu cümleler bizim sistemik aile dizimi çalışmalarında ortamın sağlığı için önerdiğimiz cümlelere benziyor. Bunu sevgili arkadaşım Ela Erdin’e söylediğimde, bana söylediği çok doğruydu. «Bunlar kalbiyle bağlantısı olan herkesin söyleyeceği cümleler» Evet, aynen öyle gerçekten.

Bu hayatı kalpten yaşadığımız zaman zaten doğal olarak böyle yaşıyoruz. Birbirimizin mutluluğundan mutlu olmayı, bize iyi gelen şeyleri saklamak yerine paylaşmayı, birbirimizden ilham almayı öğrendiğimiz zaman büyüyoruz.

Birlikteliği görmek, yapılan bütün emekleri onore etmek, içsel olarak geçmişinden güç almak adına bence örnek olarak okutulabilecek bir mektup. Bu yüzden yazımı Cenk Tosun’un bu mektubuyla bitirmek istiyorum.

Görüşmek üzere!

“Ben hayatta iki şeyin paylaşıldığında büyüdüğüne inanırım. Birincisi başarı; ikincisi mutluluk. Bu dünyada hiçbir başarı kişiye özel değildir. Destekleyen, dua eden, sevinen, heyecanlanan binlerce insanın payı vardır; hayat hikayemize yazılan her “başarı” başlığında.

Ben kariyerimin en önemli yıllarını Beşiktaş formasıyla yaşadım. Zor günlerim de oldu ama beni hep desteklediniz; düştüğümde hep ilk elini uzatan siz oldunuz. Bu formayla geçirdiğim her günü, hayatımın sonuna kadar, başına “gurur” kelimesini koyarak anlatacağım. Taraftarlarımız, yönetimimiz, kulübümüzün tüm emektarları, takım arkadaşlarım, hiç bilemediğim evlerde bizi desteklemiş futbol severler…

El ele vererek bu günlere geldik. Hep beraber, Beşiktaş tarihine altın harflerle yazılacak başarılara imza attık. İnsanoğlu hayallerini gerçekleştirdiği oranda değil, hayal kurmaya devam edebildiği sürece yaşarmış. Şimdi yeni hayaller ve yeni başarılar için, yepyeni bir hikayeye başlıyorum. İstedim ki yıllar boyu başarıyı paylaştığımız gibi, bu mutluluğu da paylaşalım. Çünkü ikisini de ne kadar büyütürsek; bizden sonra gelenlere o kadar ilham veririz. Şimdi veda zamanı.

Büyük Beşiktaş camiası ve onun büyük taraftarı… Her zaman kalbimin en güzel yerinde olacaksınız. Sizinle ilgili dünyanın en ücra köşelerinde hayranlıkla anlatılan tribün hikayeleriyle gurur duymaya devam edeceğim. Bana yaşattığınız mutlulukların hepsi kalbimin en güzel yerinde. Günün birinde, yine mutlu bir senaryoda elbet bir araya geliriz. O güne kadar benden desteğinizi esirgemeyiniz.

Ve… Hakkınızı helal ediniz…”

Cenk Tosun